Ne yersen o'sun

Biyolojik moleküller
Dünyada canlı olan herşeyin canlı olmasını ve canlılığın devamını sağlar. Nesle aktarılan bilgiler, enerji üretimi ve depolanması gibi.
Karbonhidrat, Lipit, Protein ve şimdilik bizi ilgilendirmeyen Nükleik Asitler.
1800'lerin başında ingiliz doktor William Proud; sindirim, boşaltım ve böbrek taşlarıyla ilgili çalışmalar yapmış, ayrıca midede sindirime yarayan bir asit olduğunu bulmuştur. Besinleri üç sınıfa ilk kez o ayırmıştır.(Sakarinöz, Olejinöz, Albüminöz)
Doktor bunların ne olduğunu tam anlayamamıştı ama yaşayabilmek için bu üç besini ya tüketmemiz ya da sentezlememiz gerekir.
En büyük besin kaynağımız Karbonhidratlardır. Şekerden meydana gelirler. En basit şekerlere monosakkarit denir. Glikoz güneş enerjisiyle bitkiler tarafından sentezlenir. Fruktoz glikozdan daha tatlıdır ve değişik şekilde işlenir. Disakkaritler iki monosakkaritin bir araya gelmesiyle meydana gelir. Polisakkarit binlerde monosakkaritin bir araya gelmesiyle oluşur. Deposal olarak nişasta ve selüloz en ünlülerindendir. İnsanlar selülozu sindiremez.
Buğdayı una çevirip ekmek yapıp yediğimizde,  buğdayın çoluğu çocuğu için dişinden tırnağından arttırıp onlara iyi bir gelecek amacıyla yaptığı birikimleri yemiş oluruz.
Biz meyve üretmediğimiz için karbonhidratlardan gelen enerjiyi glikojen olarak kas ve karaciğerde depolarız. Bunlar kısa dönem depolarıdır, bir günlük açlıkta çözünebilir. Uzun dönem depo ise yağlardır. Apolar oldukları için suda çözünmezler. Bir gliserol ve üç yağ asidi birleşirse ortaya Trigliserit çıkar. Bunlar karbon bağlarına göre doymuş ya da doymamış olabilirler. Doymamış yağlar hidrojenle doyurularsa Trans yağlar oluşur. Omega-3 yağ asitleri esansiyeldir insanlar kendileri üretemez ama almaları lazımdır. Trigliseritlerden bir yağ asidini çıkarıp yerine bir fosfat grubu eklersek hücre duvarını oluşturan fosfolipitler ortaya çıkar. Proteinler canlıyı yaşatmak için aralıksız çalışır,( protein hormonlar, enzimler, antikorlar vb. gibi). 20 farklı amino asit karboksil grubuyla birleşerek proteini oluşturur. Burada devreye azot girer, azotu yediğimiz besinlerden karşılarız. Bütün amino asitler tamamsa proteinimizi sentezleriz. Dokuz amino asiti beden üretemez, bunları hazır olarak almak gerekir.


Yediğimiz besinler çok küçük moleküllerin bir araya gelmesiyle oluşmuştur. Bu besinleri yiyip sindirdiğimizde tekrar moleküler düzeye indirip kendi bünyemize katmış oluruz. [(Midedeki kimustan cinayet saati belirlenebilir) extra bilgi birden aklıma geldi 😀]Domuz eti yiyen insanların domuzun sahip olduğu karakteristik özellikleri alacağına inanılır. Kısaca fıstık yiyerek fıstık gibi olamasakta havuç, mandalina gibi besinleri çok fazla tüketmek ten renginde değişikliğe neden olabilir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ÖCÜ MÜ GDO MU?

ROPS: Traktör kazası sebebiyle meydana gelen ölümlerin yarıdan fazlası devrilme yüzünden.

-Pestisit çeşitleri ve insektisitlerin etki ettiği sistemler ve mekanizmalar-